Katar saldırısı Trump-Netanyahu ittifakının sınırlarını test ediyor

Gram Slattery, Steve Holland, Matt Spetalnick | Reuters | Mepa News
Dört aydan kısa bir süre önce Başkan Donald Trump, Katar lideriyle bir araya gelerek gösterişli sarayını övmüş ve Ortadoğu’daki en büyük ABD üssüne ev sahipliği yapan kilit bir müttefik olan Körfez monarşisiyle kapsamlı bir savunma anlaşması imzalamıştı.
İsrail’in Salı günü Doha’daki Hamas liderlerine yönelik sürpriz saldırısı bu ilişkiyi sarsarak Trump’ı kızdırdı ve Doha ile Batılı müttefiklerinin sert kınamalarına neden oldu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından emredilen ve Filistinli grubun siyasi ofislerini hedef alan saldırılarda Katarlı bir güvenlik yetkilisi ve beş kişi hayatını kaybetti ancak Hamas liderleri öldürülemedi. Trump İsrail operasyonunun “her yönünden çok mutsuz olduğunu” söyledi.
Ancak analistler ve ABD’li yetkililer, tüm öfkeye rağmen saldırıların Trump’ın İsrail’e yönelik temel yaklaşımını değiştirmesinin pek olası olmadığını söylüyor. Bundan ziyade, bombalamalar Trump-Netanyahu ilişkisinin altında yatan soğuk hesapların altını çizdi.
İsrail, ABD çıkarlarına karşı hareket etmekten korkmadığını gösterdi. ABD’li yetkililer, Başbakan Binyamin Netanyahu yönetiminin Salı günü Washington’u yaklaşan bombalama kampanyası konusunda resmen uyarmadığını söyledi.
Görüşme hakkında bilgi sahibi bir kaynak, Trump’ın Salı günü Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesinde, saldırıyı doğrudan İsrail yerine ABD ordusundan duymaktan şikayet ettiğini belirtti.
Kaynağa göre Trump ayrıca Netanyahu’ya, ABD ile yakın bağları ve Gazze müzakerelerindeki merkezi rolü göz önüne alındığında İsrail’in saldırılarının Katar’ı vurmasından duyduğu rahatsızlığı da dile getirdi.
Uyarı eksikliği İsrail’in Eylül 2024’te Hizbullah’a düzenlediği saldırıyı hatırlattı: İsrail, dönemin Başkanı Joe Biden’a haber vermeden bubi tuzaklı çağrı cihazlarıyla grubun binlerce üyesini yaralamıştı.
Trump ise zaman zaman Netanyahu’ya karşı hoşnutsuzluğunu dile getirmişti. Ancak yönetimi İsrail’in Hamas’ı zayıflatma kampanyasını güçlü bir şekilde destekledi ve İran’ın nükleer programı gibi kilit konularda büyük ölçüde liderliği ele almasına izin verdi.
Carnegie Endowment for International Peace’de kıdemli bir araştırmacı ve ABD’nin eski barış müzakerecisi olan Aaron David Miller, “Bu sefer Trump’ın Netanyahu’nun taktiklerinden rahatsız olduğunu düşünüyorum” dedi.
Ancak Miller şöyle devam etti:
“Trump’ın içgüdüsü Netanyahu’nun Hamas’ın sadece askeri bir örgüt olarak içinin boşaltılamayacağı fikrine katılıyor. Temelden zayıflatılması gerekiyor.”
Reuters’ın yorum istediği Beyaz Saray, Trump’ın Salı gecesi Truth Social’da yaptığı ve bombalamaların ABD ya da İsrail’in çıkarlarına hizmet etmediğini söylediği açıklamalara atıfta bulundu.
Trump, “Ancak” diye yazdı, “Gazze’de yaşayanların sefaletinden kazanç sağlayan Hamas’ı ortadan kaldırmak değerli bir hedeftir.”
Washington’daki İsrail Büyükelçiliği yorum talebine yanıt vermedi.
Kopma ihtimali yok
Bazı analistler Netanyahu’nun Washington’a daha fazla sürpriz yapması halinde Trump’ın sabrını tüketebileceği ihtimalini göz ardı etmedi. Pratikte bu, kıtlık koşullarının yayılmasıyla Avrupa ve Arap ülkeleri arasında öfkeye neden olan İsrail’in Gazze’de devam eden işgali için siyasi desteğin geri çekilmesi anlamına gelebilir.
Demokrat ve Cumhuriyetçi yönetimlerin eski Ortadoğu müzakerecisi Dennis Ross, “Arap dostları İsrail’in yaptıklarından şikayet ettikçe -ki şu anda ediyorlar- onlara ‘savaş sonrası için Gazze’de Hamas’a alternatif olacak inandırıcı bir plan verin, ben de Netanyahu’ya yeterince şey yaptığınızı söyleyeyim’ diyebilir” dedi.
İsrail’in Doha’daki saldırısı, Trump’ın daha fazla Körfez ülkesinin Abraham Anlaşmaları’na katılması yönündeki umutlarını muhtemelen azaltacaktır.
İsrail’in eski ABD Büyükelçisi Michael Oren, Trump’ın gücü ve savaşları sona erdiren işlemleri takdir ettiğini söyleyerek, yine de iki adam arasında bir kopuşun olası görünmediğini savundu.
“Eğer Netanyahu Başkan’ın bu iki yönüne hitap etmeyi sürdürebilirse o zaman sorun olmayacaktır. İlişki konusunda bir endişem yok.” dedi.
Sıcak ve soğuk
Yönetim yetkilileri Trump-Netanyahu ortaklığının iniş çıkışlar yaşadığını kabul ediyor.
Üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisi “Kampanyadan bu yana ilişkiler bir sıcak bir soğuk geçiyor” dedi.
Mayıs ayında Trump ilk büyük yurt dışı gezisinde Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne gitmiş, İsrail’i es geçmiş ve bu durum pek çok analist tarafından küçümseme olarak değerlendirilmişti. Cumhuriyetçi Başkan Ocak ayında göreve geldiğinde Netanyahu ile Biden döneminde bozulan ilişkileri yeniden canlandırma sözü vermişti.
Bu gezi sırasında Trump, Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın isteğiyle yeni Suriye hükümetine yönelik yaptırımları kaldırmayı kabul etti. Bu hamle, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şaaa’nın motivasyonunu sorgulayan İsrailli yetkilileri alarma geçirdi.
Ancak sadece bir ay sonra Trump-Netanyahu ittifakı yeniden rayına oturmuş görünüyordu. İsrail’in Haziran ayında İran’a karşı bir hava savaşı başlatmasının ardından, dış çatışmaları sona erdirme üzerine kampanya yürüten Trump, İran’ın kilit nükleer tesislerini kısmen yok etmek üzere B-2 bombardıman uçaklarını göndererek kendi siyasi müttefiklerinden bazılarını bile şaşırttı.
Bu Netanyahu yönetiminde iyi niyet oluşturduysa da Trump’ın dış politika çıkarlarına en azından kısa vadede fayda sağlamadı.
Günler sonra Trump, ABD’nin aracılık ettiği ateşkesi bozdukları için İran ve İsrail’i ağır bir dille azarladı. Temmuz ayında ABD, Suriye’nin savunma bakanlığının bir bölümünü yok eden Şam’daki bir İsrail saldırısını eleştirir gibi göründü. Salı günü ise iki ABD’li yetkili, İsrail’in Katar saldırısından kısa bir süre önce ABD’yi bilgilendirdiğini ancak Washington’la herhangi bir koordinasyon ya da onay olmadığını söyledi.
ABD’nin Ortadoğu’dan sorumlu eski ulusal istihbarat yetkilisi yardımcısı Jonathan Panikoff “ABD İsrail’i ikna etmeye ve karar almaya zorlamaya çalışabilir” dedi. “Ancak Netanyahu, yalnızca İsrail’in çıkarlarına en uygun olduğunu düşündüğü şekilde hareket etmeye devam edecektir.”
Bu analizde yer alan ifadeler yazarların kendi görüşleridir ve Mepa News’in editöryel politikasını yansıtmayabilir.